28 Mart 2011

AHMET ŞIK'IN KİTABI BENDE DE VAR


Sosyal paylaşım sitelerinden gazeteci Şık'ın kitabına yönelik baskınlara tepkiler büyüyor. "Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var" diyerek durumu protesto eden Facebook grubunda iki günde yaklaşık 58 bin imza toplandı. Destek kampanyasına Yayın Kolektifi öncülük ediyor.



CASPER'DA NELER OLUYOR?


Casper, Türkiye’nin önde gelen bilişim şirketlerinden. Şirket son günlerde çıkardığı yeni teknoloji ürünleriyle değil, sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten atılan işçilerle gündemde. Şirket Birleşik Metal'de örgütlenen çalışanlarını, sendika yetkiyi kazandıktan sonra birer birer işten çıkartıyor. Atılan işçiler fabrika karşısında direnişte. Sendikalaştıkları için işten çıkarılan Casper işçilerinin geçtiğimiz Cumartesi İstanbul Taksim'deki gösterisindeydi. İşten çıkarılanlar Casper Plaza önünde bekleyişlerini sürdürürken, Birleşik Metal-İş Sendikası da karşı karşıya kaldıkları ihlallere dikkat çekiyor. 2009'da kişisel bilgisayar piyasasındaki daralmaya karşın Casper yüzde 26,5 büyüme göstermiş ve perakende piyasasındaki payını yüzde 17,6'ya çıkarmış, 2010 hedefini de 500 bin kişisel bilgisayar satmak olarak açıklamıştı. 1991'de üç ortakla Mecidiyeköy'de küçük bir ofiste kurulan şirket, 2007'de Ümraniye'de 35 bin metrekare kapalı alanda bir bilgisayar fabrikası inşa ederek burada saatte 600 bilgisayar üretmeye başladı. Sendikanın verdiği bilgiye göre Casper, işçilerin örgütlü olduğu Birleşik Metal-İş Sendikası 26 Ocak 2010'da toplu iş sözleşmesi için yeterli çoğunluğa sahip olduğuna dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan aldığı tespite itiraz ederek, sendikaya üyelerini 16 Şubat'tan itibaren işten çıkarmaya başladı. İşten çıkarılanlar arasında 15 yılı aşkın süredir firmada çalışanlar da var. Sendikadan istifa etmeleri için işçiler üzerindeki baskılar da arttı. Çalışanların bölümleri değiştirildi. İddialara göre, işten çıkartılanlara, hak ettikleri ücret, ihbar ve kıdem tazminatları ve diğer alacaklar ödenmedi.

16 Mart 2011

NÜKLEER, TÜP VE KÖPRÜ DEĞİLDİR



Başbakan, içki yasaklarının gündemde olduğu sıralar "Şarap üzümden yapılıyor, içki yerine üzüm suyu içsinler" buyurmuştu. Başkabanımızın sıkışınca garip garip önermelerle konuşmasına alışığız. Bunun son örneği Japonya'da deprem sonrası alevlenen nükleer santrallerin güvenliğiyle ilgili tartışmalar üstüne vuku buldu.


Erdoğan, nükleer santralleri tüp gazı ve kozmetik malzemeleriyle aynı derecede tehlikeli göstermeye çalıştı. "Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur" diyen Erdoğan'dan güzellemeler şöyle: "Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de o zaman koymamak gerekir veya bir doğalgaz hattı çekmemek gerekir veya ülkeden ham petrol hattının geçmemesi gerekir. Şimdi bunlar hangisi olursa olsun herhangi bir tehditle ya da saldırıyla karşı karşıya kaldığı zaman bunların az veya çok bir bedeli olur. Bunların hepsi özellikle dünyada sanayileşme olsun, teknoloji olsun modern dünyanın bütün güzelliklerinin yanında bilelim ki birçok sıkıntıları da olacaktır. Yani kozmetik dünyanın içerisinde birçok sıkıntılar var. Ve bu kozmetik yaşamın içerisindeki sıkıntılar güzelliği getirirken bu güzelliğin yanında da bakıyorsunuz birçok sıkıntıları da getiriyor. Ama kimse ondan vazgeçmiyor. Yine kullanmaya devam ediyor. Bu ise çok daha farklı. Adeta bizim enerjideki sıkıntılarımızı büyük ölçüde aşmamıza vesile olacak. Ama böyle bir, Allah göstermesin fevkalade yüksek 8.9 büyüklüğündeki bir deprem bırakın nükleer enerjiyi, görüyorsunuz, televizyonlarda izliyoruz köprüler vesaire.. Yani biz köprüleri yapmayalım mı? Bütün o dev köprüler gördünüz gitti. Şimdi bizim 1. köprümüz, 2. köprümüz ne bileyim 3. köprü bunların hepsi hesapta. Bütün tedbirleri alacağız ve bu tedbirlerle de tabii bu tür adımları da atacağız."


Çernobil felaketi sırasında iktidarda olan Özal hükümeti de tıpkı Erdoğan gibi davranmıştı. Bir bakan televizyona çıkmış halkı radyasyonlu çay içmeye teşvik etmişti. Kenan Evren ise "Radyasyon kemiklere iyi gelir" demişti.


Erdoğan, belli ki halkının sağlığından, güvenliğinden çok nükleerci şirketlerin ve nükleer enerjiyi dayatan kapitalistlerin geleceğini düşünüyor.


Oysa ki, özellikle Japonya'dan deprem sonrası ABD'den Fransa'ya, İsviçre'den Rusya'ye, İngiltere'ye, tüm dünya nükleer santralleri masaya yatırdı. Almanya'da eski nükleer santrallerin kapanması kararı alındı. Kimi ülkeler projelerini askıya aldı. Türkiye'de ise Erdoğan'ın tabiriyle "takvim şu anda işliyor". Erdoğan, Rusya ziyaretinde Medvedev'e, "Nükleer enerjiden vazgeçmemiz söz konusu değil ancak Japonya gibi Türkiye de deprem kuşağında. Bu nedenle güvenlik konusunda ek önlemler açıklamanız, bizi de ikna etmeniz lazım" diyor.