28 Temmuz 2011

AVRUPA’DA IRKÇILIK DALGASI TSUNAMİYE DÖNÜŞÜYOR



Avrupa ve tüm dünya geçtiğimiz hafta Norveç'te gerçekleştirilen katliam gözleri bir kez daha Avrupa genelinde yükselen aşırı sağa çevirdi. Yıllardır özellikle anarşist ve sol çevrelerce gündeme getirilen ama hep bir şekilde göz ardı edilme yoluna gidilen Avrupa’da aşırı sağ tehlikesi, 80’e yakın insanın katledilmesiyle kıtanın ilk gündem maddesi oluverdi.


Kıta genelinde son yıllarda özellikle neoliberal ve sağ çevrelerce, göçmenler, yabancılar, işsizler ve yoksullar üzerinden sürdürülen popülist bir siyaset yürütülüyor. Avrupa çapında yaşanan krizler de buna tuz biber ekiyor. Yaşanan ekonomik bunalımların sorumlusu olarak göçmenler ve özellikle de Müslümanlar gösteriliyor.
Halihazırda 27 üyeli Avrupa Birliği’nin (AB) 15'inde göçmenleri açık hedef alan ırkçı partiler, ulusal parlamentolarda temsil ediliyor. Fransa, İtalya, Avusturya ve İsviçre’de uzun süreden beri aşırı sağcılar parlamentoda bulunuyorlar. Daha da kötüsü, gündelik hayatta da bu partilerin söylemleri kendine çok destekçi buluyor.

Gelin ülke ülke inceleyelim Avrupa’yı ve ülkelerdeki aşırı sağ oluşumları

Fransa


Le Pen artık bir marjinal değil


Fransa’da aşırı sağın en tanınan ismi Jean- Marie Le Pen ve Le Pen’in Ulusal Cephesi (FN). Son yerel seçimlerde parti oyların ilk turda yüzde 15, ikinci turda yüzde 12'sini kazandı. İkinci tura kaldığı bölgelerde oy oranı yüzde 40 dolayında gerçekleşti. Partiyi babasından devralan Marine Le Pen’li National Front ülkede üçüncü büyük parti.

Hollanda


Irkçı Wilders'in Özgürlük Partisi hiç adına yakışmıyor
Yabancılara yönelik nefret söylemleriyle gündeme gelen Geert Wilders'in Özgürlük Partisi (VVP) Haziran 2010'daki son seçimlerde oyların yüzde 15,5'ini alarak ülkenin üçüncü büyük partisi haline geldi. Parti liberal-muhafazakar koalisyon hükümetine dışarıdan destek sunuyor. Özgürlük Partisi, 2010 seçimde 24 sandalye çıkardı.

Belçika


9 senatör gönderdiler
Bart De Wever başkanlığındaki Yeni Flaman İttifakı (N-VA), geçen yılki seçimlerde Flaman bölgesinde yüzde 31,7 oyla, parlamentonun üst kanadına 9 senatör gönderirken, parlamentonun alt kanadındaki 150 koltuktan 27'sini kazandı. Aşırı sağcı Vlaams Belang/Flaman Menfaati ise parlamentoya 12 vekil sokmayı başardı.

İsviçre


Çizgi gittikçe sertleşiyor


İsviçre Halk Partisi (SVP), 1999 seçimlerinden bu yana federal meclisteki en büyük siyasi grup. Parti 2007 seçimlerinde oyların yüzde 28,9'unu aldı. Christoph Blocher liderliğindeki AB karşıtı parti göçmenler konusundaki çizgisini daha da sertleştirdi. Minare yasağının referandumda kabul edilmesinin mimarı oldu. Hükümet ortağı olan SVP, ülkeye yabancı girişine sınırlama istiyor.

İtalya


Kuzey Ligi’nde ırkçılık açık farkla lider
Afrikalı göçmenlere ve Romanlara karşı düşmanca politikalarıyla gündeme gelen faşist Umberto Bossi’nin liderliğindeki Kuzey Ligi (Lega Nord), 2008'de oyların 8,3'ünü kazandı. Berlusconi'nin koalisyon hükümetinde önemli bir ağırlığa sahip. Son kamuoyu yoklamalarına göre oy oranı yüzde 12-13 civarında. Lega Nord İtalya'nın bölünmesini ve ülkenin zengin kuzeyinde ayrı bir devlet kurulmasını istiyor.

İngiltere


Nasyonal Parti’ye destek büyüyor
Britanya Nasyonal Parti (BNP), 2009’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 900 bin oy alarak dikkatleri üzerine çekti. Liderleri Nick Griffin. BNP’nin oyu yüzde 2’yi bulmazken, 2009’da Avrupa Parlamentosu’na 2 vekil gönderdi. 2008’deki Londra belediye başkanlığı seçiminde yüzde 5’i aştılar.

Avusturya


Faşist Haider'in ruhu yaşıyor
Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ve bu partiden kopan Avusturya'nın Geleceği İçin Birlik Partisi ırkçı ve özellikle yabancı düşmanlığı konusunda bayraktarlık yapıyorlar. FPÖ, 1999'daki seçimde yüzde 42 ile ilk sırayı almıştı. Bu parti, AB’den gelen tepkiler nedeniyle hükümet kurmak yerine sadece hükümet ortağı olmuştu. Partinin başkanı Jörg Heider de hükümete girmemişti. Partiden ayrılanlar, 2005’te BZÖ’yü kurmuştu. BZÖ ve FPÖ, 2009’daki son seçimde oyların yüzde 30’unu alarak mecliste temsil hakkını elde etti.

Danimarka


Danimarka Danimarkalılarındır (Tanıdık mı geldi bir yerden)
1995'ten bu yana girdiği her seçimde oyunu arttıran Halk Partisi ülkedeki üçüncü büyük parti. "Danimarka Danimarkalıların" sloganını Pia kullanan Kjærsgaard liderliğindeki parti ülkeye göçmen girişinin yasaklanmasını, yaşayanların ise kovulmasını istiyor.

İsveç


Sosyal demokratların ülkesinde kalesinde bir faşist parti
Geçen yılki seçimlerde İsveçli Demokratlar Partisi oyların yüzde 5,7'sini alarak ilk kez parlamentoda temsil edilmek için gerekli eşiği aştı. Parti meclise 20 milletvekili gönderdi. Parti göçe çok daha sıkı denetimler getirilmesini ve göçmenlerin ülkelerine kovulmalarını istiyor.

Norveç


Nesi ilerici bu partinin?
Aşırı sağcı İlerici Parti (FrP), 1997’den bu yana ülkenin ikinci büyük partisi olmaya devam ediyor. Geçen yıl yapılan seçimlerde oyların yüzde 22.9’unu alan İlerici Parti mecliste 41 milletvekili ile temsil ediliyor. Parti, 2001-2005 arasında azınlık sağ koalisyonunu dışarıdan desteklemişti.

Finlandiya


Beyaz bayrakta ırkçı lekeleri
2007 seçimlerinde yüzde 4 oy alan Gerçek Finliler patlama yaparak nisandaki seçimlerde yüzde 19'a ulaştı. En Timo Soini liderliğindeki partinin yabancı düşmanı söylemleri hızla taraftar buluyor. Parti geleneksel Fin kültür değerlerinin desteklenmesini savunuyor ve ülkenin göç kabul etmesine karşı çıkıyor. Ab karşıtı da.

Almanya


Sert politikalar var


Nasyonal Demokrat Parti (NDP) ve Cumhuriyetçiler gibi iki aşırı sağcı parti son seçimlerde toplam yüzde 2 oy aldı. Ülke Nazi geçmişi nedeniyle ırkçı partilere yönelik sert politikalar izlese de Merkel'in ortağı CSU'nun kimi talepleri kıtadaki diğer ırkçı partilerin taleplerinden pek de farklılaşmıyor. Irkçılar federal parlamentoya giremese de Saksonya eyalet parlamentosuna girmeyi başardılar.

Macaristan


Kendi milisleri bile var
İlkbaharda yapılan seçimlerde milliyetçi Fidesz yüzde 52’lik oy oranıyla iktidara geldi. Yahudi karşıtlığıyla bilinen ırkçı parti Jobbik son seçimlerde oyların yüzde 16'ya yakınını alarak büyük bir çıkış yaptı. Jobbik'in 48 milletvekili bulunuyor.

Slovakya


Hedef Roman ve Çingeneler
Slovakya Ulusal Partisi (SNS) son seçimlerde yüzde 5.1 oy alarak parlamentoya girmeyi başardı. SNS ülkedeki Macar azınlığa ve Romanlara karşı düşmanca tutumuyla tanınıyor.

Bulgaristan


Ulusal birlik hücümda
Volen Siderov liderliğindeki ırkçı ATAKA (Ulusal Birlik-Hücum) partisi iki yıl önceki seçimlerde yüzde 9,36 oy alarak, 21 milletvekilliği kazandı. Pan Slavizmi savunan, Türkiye karşıtı görüş ve eylemleriyle tanınan parti Avrupa Parlamentosu'nda da temsil ediliyor.

Yunanistan


Büyük Yunanistan emeli ve ırkçılık
Ortodoks Halk Birliği Partisi (LAOS) partisi son seçimlerde yüzde 3.79 oy oranı ile 10 sandalye aldı. Laos diğer ırkçı partiler gibi yabancı düşmanlığını ön plana çıkarıyor. "Büyük Yunanistan" emelleri peşinde koşan Laos ülkenin önemli figürleri arasına girmiş durumda.

İspanya


Tribünlerde ırkçılık


İspanya son dönemde futbol sahalarındaki tribünlerin ırkçı tutumlarıyla gündeme geliyor. Irkçı Platforma Partisi ülkedeki son seçimlerde oy oranını artırdı.

9 Mayıs 2011

MERSİN’DE GÜVERCİNLERİN YENİ BULUŞMA NOKTASI: HRANT DİNK PARKI









Mersin’de her yıl “6 Mayıs Etkinliği” başlığı altında düzenlenen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan anma etkinlikleri bu yıl 6-7-8 Mayıs tarihleri arasından gerçekleşti. Etkinlikler kapsamında; 6 Mayıs Cuma günü 68'liler Barış ve Kardeşlik Ormanı'nda düzenlenen etkinlik, Üç Fidan Anıtı'na çelenk konulması ve saygı duruşunun ardından, Mersin 68’liler Derneği Başkanı Hasan Kapıkıran’ın konuşması, söyleşi, dinleti ve belgesel gösterimiyle devam etti. 7 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşen Hrant Dink Parkı ve anıtının açılışının ardından; Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk ve Dink’in eşi Rakel Dink’in konuşmalarıyla günün anma programı sona erdi. Anma etkinliklerin son günü olan 8 Mayıs Pazar günü 68'liler Barış ve Kardeşlik Ormanı'nda, Mahpus Resimleri Sergisi, "Türkiye'de Kadın" konulu fotoğraf ve şiir sergisi ile 68'lilerin kitap sergisi ziyaret edildi. Etkinlikler, “Annelerle Kucaklaşma”, Grup Dostlar, Grup MKM ve Grup Bajar’ın verdiği konserlerin ardından tamamlandı. Mersin 68’liler Derneği tarafından düzenlenen "6 Mayıs Etkinliği" her yıl binlerce Mersinli ile birlikte anılıyor. 68'liler Barış ve Kardeşlik Ormanı ise, 1990'larda, Mersin'in çöplük alanının iyileştirme projesi üzerine kurulmuş. Orman kurma çalışmasına katılanlar, 68 kuşağı devrimcileri. Belediye ve valilik ile de işbirliği yapılarak bu alana 14 bin fidan dikilmiş ve bakımı belediye meclis kararıyla Mersin 68'liler Derneği’ne bırakılmış. 200 dönümlük bir alan üzerinde kurulu olan orman içerisindeki parkurda, Balkanlar kros elemeleri ve Türkiye kros yarışmaları yapılmış. Orman içerisinde, üç katlı bir tesis ve iki önemli anıt bulunuyor. Anıtlardan biri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan adına inşa edilen "Üç Fidan Anıtı", diğeri ise Nazım Hikmet'in Moskova'daki anıt mezarının benzeri.

6 Nisan 2011

BİRKAÇ EKSİK DE OLSA ARAMIZDA....UMUTLUYUZ


17 siyasi parti ve örgüt 12 Haziran Genel Seçimleri’ne “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku” olarak katılacaklarını ilan etti. Blok deklarasyonunda, “Bizler, emek, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak bu gidişata dur demek için enerjimizi birleştiriyoruz. Türkiye’nin tüm ezilen ve sömürülen kesimlerinin, mağdur olan her yurttaşın sesini ve talebini Meclis’e taşımakta kararlıyız. Bunun için bağımsız adaylarla seçime giriyoruz” deniliyor.

Oluşturulan birliğin sadece bir seçim birlikteliği olmadığına vurgu yapılan açıklamada bu bir araya gelişle bir mücadele hattı oluşturulduğu ifade edildi. Türkiye halklarına halkın taleplerini baskı ve şiddetle ezmeye çalışan mevcut yönetime karşı güçlerini birleştirme çağrısı yapan blok bileşenleri “Bizler Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açmak, emeğin sosyal ve ekonomik haklarını gerçekleştirmek, güçlü bir demokratik muhalefeti yaratmak için mücadelemizi birleştiriyoruz. Emeğin haklarından, demokrasi ve özgürlükten, barıştan yana tüm güçleri; her dilden, her inanç ve kültürden halkımızı Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku etrafında birleşmeye çağırıyoruz” dediler.


“Dinci milliyetçi blok” ve “ulusalcı blok” karşısında demokrasi özlemi duyanlar; özgürlükçü eşitlikçi, demokratik ve sosyal bir Anayasa için mücadele edenlerle yanyana geliyor. Seçim öncesi böyle bir oluşum gerekliydi. Keşke bu oluşum dışında kalan birkaç parti de burada yer almayı seçselerdi. Diğer bir önemli nokta, bunun salt bir seçim ittifakı değil bir mücadele hattının, ortak bir mücadelenin ilk adımı olması.

BLOK BİLEŞENLERİ Barış ve Demokrasi Partisi, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Devrimci İşçi Partisi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, İşçilerin Kardeşliği Partisi, İşçilerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Demokrasi Partisi, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, İşçi Cephesi, Köz, Sosyalist Birlik Hareketi, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi, Sosyalist Dayanışma Platformu, Toplumsal Özgürlük Platformu, Türkiye Gerçeği.


Foto: Evrensel Gazetesi'nden

28 Mart 2011

AHMET ŞIK'IN KİTABI BENDE DE VAR


Sosyal paylaşım sitelerinden gazeteci Şık'ın kitabına yönelik baskınlara tepkiler büyüyor. "Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var" diyerek durumu protesto eden Facebook grubunda iki günde yaklaşık 58 bin imza toplandı. Destek kampanyasına Yayın Kolektifi öncülük ediyor.



CASPER'DA NELER OLUYOR?


Casper, Türkiye’nin önde gelen bilişim şirketlerinden. Şirket son günlerde çıkardığı yeni teknoloji ürünleriyle değil, sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten atılan işçilerle gündemde. Şirket Birleşik Metal'de örgütlenen çalışanlarını, sendika yetkiyi kazandıktan sonra birer birer işten çıkartıyor. Atılan işçiler fabrika karşısında direnişte. Sendikalaştıkları için işten çıkarılan Casper işçilerinin geçtiğimiz Cumartesi İstanbul Taksim'deki gösterisindeydi. İşten çıkarılanlar Casper Plaza önünde bekleyişlerini sürdürürken, Birleşik Metal-İş Sendikası da karşı karşıya kaldıkları ihlallere dikkat çekiyor. 2009'da kişisel bilgisayar piyasasındaki daralmaya karşın Casper yüzde 26,5 büyüme göstermiş ve perakende piyasasındaki payını yüzde 17,6'ya çıkarmış, 2010 hedefini de 500 bin kişisel bilgisayar satmak olarak açıklamıştı. 1991'de üç ortakla Mecidiyeköy'de küçük bir ofiste kurulan şirket, 2007'de Ümraniye'de 35 bin metrekare kapalı alanda bir bilgisayar fabrikası inşa ederek burada saatte 600 bilgisayar üretmeye başladı. Sendikanın verdiği bilgiye göre Casper, işçilerin örgütlü olduğu Birleşik Metal-İş Sendikası 26 Ocak 2010'da toplu iş sözleşmesi için yeterli çoğunluğa sahip olduğuna dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan aldığı tespite itiraz ederek, sendikaya üyelerini 16 Şubat'tan itibaren işten çıkarmaya başladı. İşten çıkarılanlar arasında 15 yılı aşkın süredir firmada çalışanlar da var. Sendikadan istifa etmeleri için işçiler üzerindeki baskılar da arttı. Çalışanların bölümleri değiştirildi. İddialara göre, işten çıkartılanlara, hak ettikleri ücret, ihbar ve kıdem tazminatları ve diğer alacaklar ödenmedi.

16 Mart 2011

NÜKLEER, TÜP VE KÖPRÜ DEĞİLDİR



Başbakan, içki yasaklarının gündemde olduğu sıralar "Şarap üzümden yapılıyor, içki yerine üzüm suyu içsinler" buyurmuştu. Başkabanımızın sıkışınca garip garip önermelerle konuşmasına alışığız. Bunun son örneği Japonya'da deprem sonrası alevlenen nükleer santrallerin güvenliğiyle ilgili tartışmalar üstüne vuku buldu.


Erdoğan, nükleer santralleri tüp gazı ve kozmetik malzemeleriyle aynı derecede tehlikeli göstermeye çalıştı. "Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur" diyen Erdoğan'dan güzellemeler şöyle: "Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de o zaman koymamak gerekir veya bir doğalgaz hattı çekmemek gerekir veya ülkeden ham petrol hattının geçmemesi gerekir. Şimdi bunlar hangisi olursa olsun herhangi bir tehditle ya da saldırıyla karşı karşıya kaldığı zaman bunların az veya çok bir bedeli olur. Bunların hepsi özellikle dünyada sanayileşme olsun, teknoloji olsun modern dünyanın bütün güzelliklerinin yanında bilelim ki birçok sıkıntıları da olacaktır. Yani kozmetik dünyanın içerisinde birçok sıkıntılar var. Ve bu kozmetik yaşamın içerisindeki sıkıntılar güzelliği getirirken bu güzelliğin yanında da bakıyorsunuz birçok sıkıntıları da getiriyor. Ama kimse ondan vazgeçmiyor. Yine kullanmaya devam ediyor. Bu ise çok daha farklı. Adeta bizim enerjideki sıkıntılarımızı büyük ölçüde aşmamıza vesile olacak. Ama böyle bir, Allah göstermesin fevkalade yüksek 8.9 büyüklüğündeki bir deprem bırakın nükleer enerjiyi, görüyorsunuz, televizyonlarda izliyoruz köprüler vesaire.. Yani biz köprüleri yapmayalım mı? Bütün o dev köprüler gördünüz gitti. Şimdi bizim 1. köprümüz, 2. köprümüz ne bileyim 3. köprü bunların hepsi hesapta. Bütün tedbirleri alacağız ve bu tedbirlerle de tabii bu tür adımları da atacağız."


Çernobil felaketi sırasında iktidarda olan Özal hükümeti de tıpkı Erdoğan gibi davranmıştı. Bir bakan televizyona çıkmış halkı radyasyonlu çay içmeye teşvik etmişti. Kenan Evren ise "Radyasyon kemiklere iyi gelir" demişti.


Erdoğan, belli ki halkının sağlığından, güvenliğinden çok nükleerci şirketlerin ve nükleer enerjiyi dayatan kapitalistlerin geleceğini düşünüyor.


Oysa ki, özellikle Japonya'dan deprem sonrası ABD'den Fransa'ya, İsviçre'den Rusya'ye, İngiltere'ye, tüm dünya nükleer santralleri masaya yatırdı. Almanya'da eski nükleer santrallerin kapanması kararı alındı. Kimi ülkeler projelerini askıya aldı. Türkiye'de ise Erdoğan'ın tabiriyle "takvim şu anda işliyor". Erdoğan, Rusya ziyaretinde Medvedev'e, "Nükleer enerjiden vazgeçmemiz söz konusu değil ancak Japonya gibi Türkiye de deprem kuşağında. Bu nedenle güvenlik konusunda ek önlemler açıklamanız, bizi de ikna etmeniz lazım" diyor.



5 Ocak 2011

KİM GERÇEKTEN TİKSİNÇ?



Mizahçı ve çizer Bahadır Baruter, iskambil kağıtlarını resimledi ve olay oldu. Baruter bu yüzden bir süredir tehditler alıyor. Çünkü kağıtların ismini Ottoman Bugs yani Osmanlı Böcekleri koydu. Kartların üstünde Osmanlı sultanları var, böcek vücutları üstünde, kanlı gözleri, korkutucu ifadeleriyle Osmanlı simgeleri.


Baruter'in bu kartları kadar aldığı tepkiler üstüne Radikal'de Burcu Aktaş ile yaptığı röportajda söylediği birkaç cümle benim özellikle ilgimi çekti. Ataerkilliğin hüküm sürdüğü, kadınlara ve eşçinselliğe alttan alta ayrımcılığın sergilendiği, muhalefetin sadece mevcut iktidara muhalefet gibi anlaşıldığı mizah dünyasında böyle cümleler de çıkması umut verici.


Baruter, şöyle diyor röportajda;


"Çevremiz kâbus gibi bir taassup ve düşmanlıkla sarılı. Böcekler canlılık zincirinin en faydalı ve hayati öğeleri. Ölçü tiksinçlikse hiçbir böcek türünün kurbanlarının kadınlarına tecavüz etmediği ve çocuklarını diri diri gömmediği ve düşmanlarına zevk için işkence etmediği bir dünyada insanoğlu tüm bunları büyük bir vicdan rahatlığıyla yapabilen bir varlık olarak çok daha tiksinçtir diye düşünüyorum. Savaşlarda birbirimize yaptıklarımızı hatırlayalım, en zehirli böcekten çok daha ölümcül değil mi bizim bombalarımızın zehiri. Yaratılan her mahlûkun faydalı olduğuna inanmış dinsel görüşler bile benim savımı destekler gibi. Hiçbir kutsal kitapta böceklerin faydasızlığıyla ilgili bir tek ifade bulamazsınız. Bence insanoğlunun böceklere olan düşmanlığının kökeninde bir gün öldüğünde onlar tarafından yenilecek olduğunun bilgisi ve korkusu yatıyor. Bir de böceklerin mi daha çok insan, insanların mı daha çok böcek öldürdüğünü düşünecek olursak, kimin daha bencil bir vahşet taşıdığı ortaya çıkar. İnsanoğlunun mu tarihi daha karanlıktır yoksa böceklerinki mi sizce?"