21 Temmuz 2010

BEYAZ YAKALI ÇALIŞANLAR, KENDİLERİNİ BİRER İŞÇİ OLARAK GÖRMÜYOR


“Bilişim ve Örgütlenme” uzun süredir takip ettiğim bir konu. Geçtiğimiz günlerde Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Mutlu Binark ile bir görüşmem oldu. Bu konuda yetkin isimlerden biri Binark, Temmuz ayı başında İstanbul’da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu bünyesinde bir panele de katılmıştı. Binark ile şimdiye kadar IBM’de son dönemde yaşanan gelişmeler dışında örgütlenme anlamında ciddi deneyimleri olmayan bilişim sektöründe örgütlenmenin önündeki engelleri de konuştum.

Binark’a göre bilişim sektöründe çalışanların ciddi bir örgütlenmeye gidememesinin ardında pek çok sebep bulunuyor. Bunlardan en önemlilerinden biri de eğitimli işgücünün kendilerini birer işçi veya emekçi olarak görmemeleri. Bu tespit, üzerinde durulması gereken, sektörün önemli sorunlarından biri kanımca da.

Gerçekten de, meslek ve kariyer gibi kavramlar işin içine girince, bilişim çalışanları sendikayı daha alt sınıflara ait gibi birşey gibi görme eğilimine giriyorlar. Oysa günümüzün vahşi rekabete dayalı neo-liberal ekonomi düzeninde, meslek ve kariyer mitini derinden sarsacak şeyler oluyor. Güvencesiz çalışma koşulları, geleceğe yönelik belirsizlikler, gösterilen emeği karşılamayan düşük ücretler, esnek (ama mesai saati sonraları doğru esnek) çalışma saatleri, geç ödenen maaşlar, bir günde çalışanların kendini kapı önünde bulma riski, aldı başını gidiyor.

Bilişim sektörü çalışanları tam bir sınıf yanılsaması içinde. Geçtiğimzi yıl muhabir olarak izlediğim IBM önündeki bir eylemde bunu gör müştüm. Plazadan çıkan beyaz yakalı tabir ettiğimiz bilişim emekçileri, kendileri gibi birer emekçi olan eylemcilere, adeta başka bir dünyadan gelmişlercesine bakıyorlardı. Bazıları ise ellerinde Starbucks kahveleriyle eylemcilere bakma ihtiyacı hissetmiyor, adeta onların varlğından rahatsız oluyorlardı, “bunların işi ne burda” diyorlardı içinden

Beyaz yakalılar kendini işçi sınıfına ait hissetmiyor. Oysa artık değişen proleter profili belki de en çok masa başı çalışanlarını, beyaz yakalı ofis emekçilerini kapsıyor.

Beyaz yakalı kendini mavi yakalıyla bir görmüyor. Görmek istemiyor. “Ben eğitim aldım yıllarca, ABD’lerde okudum, sertifikalar elde ettim” diyor, kendini birer yönetici değil de işçi olarak görmek ağrına gidiyor belki. Oysa bu tam bir yanılsama. Bunu içselleştirmeden, bilişim çalışanlarının haklarının yenilmesinin önüne geçmesi zor. Veya en azından haklarının yendiğinin farketmesi.

Hiç yorum yok: