19 Mayıs 2009

IŞIKLAR İÇİNDE YAT KARDEŞİM


Agos'un Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürüldüğü gün gazete binası önündeki kalabalık içindeki isimlerden biri de, Prof. Dr. Türkan Saylan'dı.

Dink için açılan taziye defterindeki ilk yazı da Saylan’a aitti. Saylan, yazısının sonunda şöyle diyordu: “Daha adil, insanlarına, fikirlerine saygılı bir Türkiye için çalışacağız. Işıklar içinde yat kardeşim.”

Bugün sonsuzluğa uğurluyoruz Saylan’ı.

Bazen insan fikir ayrılıkları yaşadığı, arasında ideolojik farklılıklar olan bir insana da saygı duyar. Saylan, bu insanlardan belki de başta geleniydi. Radikal İslamcıları ve kendilerinden farklı düşünen herkesi faşist ilan eden liberaller dışında herkesin saygısını kazanmıştı.

Ben de açıkçası her zaman her görüşünü benimsemedim Saylan’ın. Tek bir yaşam tarzını çağdaş diye niteleyip, diğer yaşam tarzlarını çağdışı görmesi şekilci bir anlayış olarak göründü gözüme hep. Onu ezilen Kürt kızlarının, yine ezilen başörtülü kızların da yanında görmek istedim hep. Ama o ve ÇYDD hep tek bir açıdan bakmayı benimsemişti bir kere kadının ezilmesi sorununa.
Ama işte o farklıydı diğerlerinden. En tek taraflı cümlesinde bile insancıllığını hissettiriyordu karşısındakine.

“Ne şeriat ne darbe” mesajı vereceği için İzmir’de Cumhuriyet mitinginde konuşturulmadığında onun acısını ve isyanını yürekten hisseden öyle çok insan vardı ki, biri de bendim. Darbeciliğe karşı bir duruş gerçekleştirse de yine de Ergenekon soruşturması kapsamında ona yapılanlar da hayatının son döneminde ona yapılmaması gereken bir şeydi. Onun Doğu Perinçek'lerin, Kemal Kerinçsiz'lerin, Tuncay Özkan'ların, Veli Küçük'lerin, Şener Eruygur'ların yanında yeri olamazdı, olmamalıydı. Bu her zaman bir ayıp olarak hatırlanacaktır, bu ülkede milyonlarca hukuksuzluğun yanında tarihte hep yazacaktır.

İnatçılığıyla, direnişçiliğiyle, aksi olmadan geliştirdiği isyankarlığıyla örnek bir kadındı, huzur içinde uyusun.

Hiç yorum yok: