24 Temmuz 2009

SANSÜRÜN KALDIRILIŞININ 101. YILDÖNÜMÜNDE SANSÜRCÜ BİR ÜLKE PORTRESİ






Bugün sansürün kaldırılışının 101. yıldönümü. Dile kolay tam 101 yıl. Normalde bu kadarlık bir sürede, büyük dönüşümler gerçekleşmesi gerekirken, Türkiye’de sansür konusunda ne yazık ki çağın çok çok gerisinde bir durum sözkonusu. Türkiye’de hala Sansür Her Yerde. Yasaklar Her Yerde.

Cezaevine mizah dergisi sokmak yasak. (yakında yabancı dilde yayınların sokulmasının yasaklanması da gündemde). Vicdani reddi savunmak yasak. İnternette farklı görüşleri savunmak yasak. Kürt sorununu özgürce tartışmak yasak. Ermeni konusunu özgürce tartışmak yasak. Orduyu ve Başbakanı eleştirmek yasak. Yasak da yasak. Ve bunları dillendirince cellatların ortaya çıkardığı silah her zaman aynı: Sansür.
Yazan, düşünen, sorgulayan insanlar bu ülkede sansüre uğruyor, öldürülen, öldürtenler, katledenler, darbeciler değil onlar yargılanıyor.
"Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" kitabı nedeniyle gazeteci Nedim Şener için 28 yıl isteniyor. Dink’i öldürdüklerini sırıtarak anlatanlara ise 10 yıl civarında hapis isteniyor.
Resmi bir Kürtçe devlet kanalı varken Türkiye'de cezaevinde, seçim meydanında Kürtçe konuşmak hala yasak. Yerel medyaya Kürtçe yayın engelleri bulunuyor.
Terörle Mücadele Yasası'na (TMY) dayanarak muhalif gazeteler bir aylığına susturuluyor sürekli. Bu zamanla bir döngü haline geliyor, gazeteler farklı farklı isimlerile yine çıkıyor, sonta yine kapatılıyor.
Bağımsız İletişim Ağı (BİA) Medya Gözlem Masası'nın 1 Mayıs'ta yayımladığı Medya Gözlem Raporu, Ocak-Şubat-Mart aylarında 60'ı gazeteci toplam 110 kişinin 70 dava kapsamında hapis veya tazminat istemiyle yargılandığına işaret ediyor.
“Allah'ın Kızları” romanının yazarı Nedim Gürsel, daha 25 Haziran'a kadar, "dini değerleri aşağıladığı" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla hapisle yargılanıyordu.
Evrim Teorisinin savunucularından Richard Dawkins'in "Tanrı Yanılgısı" adlı kitabını Türkçe'ye kazandıran Kuzey Yayınları sahibi Erol Karaaslan'ı 17 Temmuz'a kadar sanıktı. Daha önce aynı davadan beraat ettiği anlaşılınca davası düşürüldü.
İrfan Karaca'nın Berçem Yayınları'nca çıkarılan "Ape Musa'nın Generalleri" kitabına açılan davada da 1 yıl 3 ay hapis cezası çıktı.
Vicdani retçi Mehmet Bal'a destek verdikleri için birçok vicdani red hakkı savunucusu hala hapisle yargılanıyorlar.
Britanyalı kolaj sanatçısı Michael Dickinson, Başbakanı Erdoğan'ı eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush'un köpeği şeklinde tasvir ettiği için bir daha tutuklanmamak için, Yargıtayın bozma kararını öğrenir öğrenmez 23 yıldır yaşadığı Türkiye'yi terk etti.
Siirt'te öğretim üyelerini eleştirdiği için mahkum edilen Siirt Mücadele gazetesi sahibi Cumhur Kılıççıoğlu'nun tek umudu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oldu.
Bursa 1. Sulh Ceza Mahkemesi, üniversite harçlarını protesto ederken Başbakan için "Ampul Tayyip" sloganı atan Halkevleri üyesi sekiz kişiyi hapisle yargıladı; sonunda beraat ettirdi.
Bunlar sadece bazı örnekler, yüzlerce benzeri hikaye var.

Sansürün kaldırılışın 101. yılında sansür, medya ve onun temsilcilerinin ötesinde toplumun çok çeşitli kesimlerini hedef alıyor. Bir toplumun geleceğini, özgürlüğünü, bağımsızlığını da.

Hiç yorum yok: