28 Ekim 2008

Aç kapa, aç kapa, Artema: İşte Türkiye demokrasisi


Türkiye’de internet konusunda son üç gün içinde yine çok farklı bir deneyim yaşandı. “Burası Türkiye” dedirtecek türden bir gelişme daha bu ülke tarihinin sayfalarına yazılıverdi. 24 Ekim Cuma gecesi Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kapatılan Blogger.com 28 Ekim günü öğlen saatlerinde tekrar erişime açıldı. Onbinlerce blog yazarı bu yasaktan üç gün boyunca nasibini aldı.

Duyduğum bilgilere göre, mahkeme ortada yeterli delil bulunmadığı için blogger.com’a erişimi engellemeyi durdurmuş. Ee o zaman deliller yetersizse neden en başta erişimi engelleme kararı alındı, anlamak mümkün değil? Ama gerçekten Türkiye için bu utanç verici olayda Türkiye’ye özgü anlayışlar, yaklaşımlar, düşünüş şekilleri tekrar ve tekrar ortaya çıktı, kendini üretti.

Bunlardan birincisi pire için yorgan yakma anlayışı. İnternet yasaklarıyla adeta pire için yorgan yakılıyor ve büyük bir adaletsizlik yaratılıyor sürekli. Nokta atışlarla çözüme gitmektense herşey tümden kapatılıyor ve bazılarına göre sorun çözülüvermiş oluyor.

Ve özel koşullarımız olduğu, biz dünyaya değil dünya bize uysun kafasının bir yansımasını da bu olayda gördük. Türkiye adeta dünya internetine kendi kurallarını empoze etmeye çalışıyor ve bunu sadece yasaklarla yapıyor ne yazık ki. Yasaklar, suçluyu değil, sıradan vatandaşı ve internet üzerinden iş yapan, gelirini kazanan, farklı konularda görüşlerini paylaşan insanları etkiliyor. TC mahkemeleri ve diğer ilgililer kolaycı bir yaklaşımla her şeyi yasaklayarak, haksızlığa sebep olarak suç işliyorlar. Yasaklar, Türkiye’nin demokrasi ve bilgi toplumu projeleriyle uyuşmuyor (Tabii gerçekten böyle projeler var mı, bunlar da tartışma konusu)
Türkiye bir an önce internetteki zararlı içerik ve bilişim suçları ile artık demokrasiyi ve insanların düşünce ve görüşünü yayma özgürlüğünü kısmadan mücadele etme yoluna gitmeli, bunun için yol haritasını bir an önce çizilmeli.

Ama tabii ki önce kafalar değişmeler, zihniyetler değişmeli. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’de bilgi iletişim alanında ihtisaslaşmış mahkemelerin bulunmadığını belirtiyor, "Zamanla bu konuda da ihtisaslaşma olacak, internet sitelerinin tamamen kapatılması uygulamaları sona erecek" diyor. E peki şimdiye kadar nerdeydiniz? Sayın Bakan bir de "Bu ülkenin kanunlarına tabi olduklarını bilmeleri lazım" buyurmuş Youtube, Facebook gibi kurumlara ithafen. Sanki dünyanın en modern, en çağdaş, en özgürlükçü ülkesi, yasaları, anayasası bizde de? Bir de ülkeyi yönetenlerin yayınlanan bir karikatürde kedi şeklinde çizilmeye bile verdiği tepkileri hatırlıyor insan ister istemez.

Türkiye’yi yöneten kadroların sadece bilişim konusunda değil hiçbir konuda demokratikleşme projelerini yönetme ve onları başarıya taşıma potansiyelleri yoktur. Bunun da ötesinde Türkiye’de rejimin, devletin, kadrolarının da buna önayak olacağını düşünmek, bu ortamı hükümete sağlayacaklarını düşünmek de aşırı ama aşırı bir iyimserlik olacaktır.

Hiç yorum yok: