3 Ekim 2008

4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü:Baskı ve sömürüye karşı çıkmak “Türcülüğe” karşı çıkmayı da gerektirir




İnsan en akıllı tür olduğuna inanmıştır çağlar boyu. Tüm dünya onun için yaratılmıştır, diğer hayvanların varlığının anlamı onları eğlendirmek ve onlara besin olmakla sınırlıdır. Her şeyin ve bu arada da her canlının kendisinin kullanımına sunulmak üzere var olduğunu sanan kibirli ve bencil bir türdür insan, zevki için diğer canlıları öldüren tek canlı türü. Yıllarca böyle kabul edildi. Ama gün geldi herşey gibi bu düşünce de sorgulanmaya başladı. Hayvan hakları savunucuları ve vejetaryenler bu kalıp düşünceye karşı çıkmaya başladılar. Özellikle Peter Singer, “Hayvan Özgürleşmesi” (Ayrıntı Yayınları tarafından Türkiye’de de yayınlandı) eseriyle bu alandaki en önemli kaynağı verdi belki de. Ama en moderninden, en muhalifinden insanlar bile hayvan haklarını görmezden geldi, gündemlerinde geri plana ittiler, küçümsediler. Esasında içlerine işledi bu suçun vicdansal sızısı ama kabullenmek istemediler. Yeri geldi dinden kutsal kitaplardan yardım aldılar. 15 Ekim 1978 tarihinde de Paris'te “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi” ilan edildi.

İnsan ne yazık ki günümüzde kendisi ile birlikte tüm canlı yaşamını felakete sürüklüyor. 4 Ekim “Dünya Hayvan Hakları Günü”nde insanlık şapkasını önüne koyup tekrar tekrar düşünmeli bu konuyu. Özellikle tüm solcular bu sorgulamayı yapmalı kendi içinde. Tıpkı ırkçılığa, cinsiyet ayrımcılığına, savaşa, nükleere, işkencelere, baskılara, sömürüye, soykırımlara karşı çıktığı gibi sol siyaset, türcülüğe de, yani bir türün başka bir tür üzerine tahakküm kurmasına da karşı çıkmalı, buna karşı mücadele etmeli. Birgün Gazetesi’nden Türkiye’nin önde gelen hayvan hakları mücadelecilerinden Yalçın Ergündoğan’dan bir alıntı yapmak istiyorum tam bu noktada: “Doğanın ve hayvanların ne kendini savunacak avukatları, ne çıkarlarını koruyacak sendikaları, ne de oy hakları var. İnsan merkezci saplantılarımızı, kibirimizi terk edebildiğimiz ölçüde diğer türlerle yaşamı daha eşit paylaşabilmeye yaklaşabileceğiz.”
Şunu unutmayalım, bir hayvanın çıkarlarının gözetilmesi için mutlaka şirin, insanlara yararlı ya da soyu tükenme tehlikesi içinde olması gerekmez. Her canlının yaşama hakkı vardır ve her canlının yaşama hakkı savunulmalı, yasalarla güvence altına alınmalı en önemlisi de bu haklar toplumsal bilinçle güvence altına alınmalıdır.

Hiç yorum yok: