20 Kasım 2008

KORKUYORLAR, KAYGI İÇİNDELER VE DE ÖFKELİLER



Bugün, “20 Kasım, Saldırıya Maruz Kalan, Aşağılanan, Ayrımcılığa Uğrayan, Öldürülen Transseksüelleri Anma, Dayanışma ve Örgütlenme Günü" (Transgender Remembrance Day). Neden 20 Kasım? Çünkü bir Kasım ayında öldürülen Rita Hester'ın anısına 1998'de ABD’de gerçekleştirilen "Ölülerimizi Hatırlıyoruz" isimli internet projesiyle başlamış bu gün. 1999’da San Francisco’da bir anma törenine dönüşmüş ve bugün dünyanın bir çok yerinde gerçekleştiriliyor. Pek çok transseksüel cinayeti gibi Hester’inki de hâlâ çözülememiş.

Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel bireylere yönelik şiddet gün geçtikçe katlanarak artıyor. Sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle insanlar nedensizce öldürülüyor. Eşcinsel, travesti ve transeksüellere yönelik işlenen suçlarda ağır tahrik indirimi ile insanlar suça teşvik ediliyor adeta. Nefret suçları birçok ülkede ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilirken, ülkemizde bu konuda hiçbir düzenleme olmadığından toplumsal veya bireysel nefret duygusu ile işlenen suçlar adeta cezasız kalıyor.

Türkiye’de eşcinseller sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı işe alınmıyor, çalıştığı işlerden atılıyor, mesleklerinden men ediliyor, eğitim hakkımız engelleniyor, yaşam hakları gasp ediliyor. Şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar. Temel insan haklarından mahrum bırakılıyorlar. İfade ve örgütlenme hürriyetleri hep “genel ahlak(!)” duvarına çarpıyor. Aileleri ve toplum tarafından yok sayılan, öldürülen, sahip çıkılmayan bu insanlarımız adeta seks işçiliğine zorlanıyor. Sonra da 'travestiler, transeksüeller çıldırdı' deniyor basında çıkan haberlerde. Nasıl çıldırmasınlar ki?

Diğer yandan sokaklarda ve toplum içinde eşçinseller özellikle lezbiyenler direkt ve açıkça taciz edilebiliyor. Sürekli bir psikolojik baskı altındalar. Rahatça eğlenemiyorlar bile.

Son dönemde eşçinsellerin gündeminde Seks İşçileri Sendikası kurmak da var. Ama bu özellikle feministlerden yoğun tepki görüyor. Feministler tepki ve fikirlerinde esasında son derece haklılar. Ama işin bir de gerçeklik boyutunda sokakta çalışan, çalışmayan tüm seks işçilerinin emek katında sosyal güvenceleri, kişisel güvenlikleri, sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalı. En azından bu işçiliği gelecekte ortadan kaldırma ve erkek egemen düzeni yıkma yolunda ilk aşamada bu kazanımlar elde edilmeli diye düşünüyorum ben.

Eşcinseller üzüntü ve öfke içindeler. Daha da kötüsü büyük kaygı ve korku içindeler. 10 Kasım akşamı kafasına pompalı tüfek ile ateş edilerek saldırıya uğrayan transeksüel Dilek İnce dün 11 Kasım’da vefat etti, en son olarak. Bu insanların can güvenliğini ve yaşam hakkını kim koruyacak? Onlar değişmeyecek, değişmemeli, onları olduğu gibi kabul etmeli ve alışmalısınız. Varsa da homofobik ve transfobik nefretlerinizi artık kendi içinizde yaşayın. Birarada yaşamayı öğrenin.

Fotoğraf: Bianet'ten...

Hiç yorum yok: