25 Kasım 2008

ERKEK VE DEVLET ŞİDDETİ, ATAERKİL DÜZEN TÜM UZANTILARIYLA SORGULANMADAN BİTMEZ


1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden muhaliflerden Minerva, Maria Teresa ve Patria Mirabel isimli kız kardeşler, 25 Kasım günü cezaevindeki eşlerini ziyaret dönüşü, ülkenin gizli polisi tarafından öldürülürler. O katliam, kadın hareketi üzerinde acı bir iz bırakır. 1981 yılında Kolombiya’nın başkenti Bogato’da toplanan "Birinci Latin Amerika ve Karayipler Kadın Kongresi", 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan eder. O tarihten bu yana, 25 Kasım dünyanın her yerinde kadın örgütlerince uluslararası bir gün olarak anılıyor.

O günden bu yana çok şey değişmedi, hatta bu konuda daha da geriye gidildi demek bile mümkün. Dünyada kadınların şiddete uğrama oranı yüzde 17-75 arasında değişiyor. Türkiye’de her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlarda ölüm oranı yüzde 65’i geçiyor. Dayaktan töre cinayetlerine, küçük yaşta evlilikten beşik kertmesine hatta intihara varan olaylar yaşanıyor.

ABD’de her yıl yaklaşık dört milyon kadın eşlerinin tacizine uğruyor. Bu taciz olaylarının 4 bini kadının ölümüyle sonuçlanıyor, yine ABD’de yapılan ulusal çalışmalarda her yıl bir milyonun üzerinde kadının ve eş ya da partnerlerinin tecavüzüne maruz kaldıkları belirtiliyor.

Ataerkil düzen yıkılmadan, erkek egemen sistem tüm yönleriyle ve tüm uzantılarıyla sorgulanmadan kadına yönelik şiddetin son bulması imkansız.
Fotoğraf: Mirabal Sisters

Hiç yorum yok: