7 Kasım 2008

“ONE MAN REVOLUTİON” DEVAM EDİYOR




Beklenen oldu. ABD’de seçimleri Demokrat aday Obama kazandı. Bush’un dünyayı mahveden politikalarından bezmiş dünya ahalisi doğal olarak heyecanla karşıladı Obama’nın başkanlığını. Yapacakları, değişim sözüne ne kadar sadık kalacağı ve değişim lafının içini ne kadar dolduracağı şimdiden bilinmez Obama’nın. Ama yine de tarihte bazı dönemlerde bazı gelişmeler semboldür, ABD’de ilk kez siyahi bir başkanın seçilmesi de kanımca önemli bir tarihsel dönemeçtir.

ABD kültürü genelde fast-food ile, Hollywood filmleriyle, Britney Spears gibi pop ikonlarıyla özdeşleştirilir. Oysa Amerikan kültürü sanattan siyasete, edebiyattan müziğe hiç de küçümsenmeyecek bir birikime sahiptir. Bu kültür birikimi içinde özellikle müzikte protest gelenek de çok önemlidir. Woody Guthrie’lerden Pete Seeger’lara, Bob Dylan’lardan Grateful Dead’lere, Bruce Springsteen’lerden burda adını saysak satırlarca sürecek blues, caz, rock dünyasından birçok isme kadar. Bu gün de belki 60 ve 70’lerdeki kadar güçlü olmasa müzikte ABD’de bu protest tavır sürdürülüyor. Bunlardan biri Tom Morello. Diğeri de eskilerden büyük bir isim, Joan Baez. Obama’nın başkan seçildiği şu dönemde bu iki isim yeni albümlerini yayınladılar. Bu günkü yazımda öncelikle Tom Morello’nun albümüne değineceğim. Bir sonrakinde ise protest müziğin divası Baez’e.

Morello, 90'lara ve 2000’li yılların başına da damgasını vurmuş Rage Against The Machine’nin gitaristi. Ve de o grup dağıldıktan sonra da Audioslave’in. Rage Against The Machine, apolitikliğin yoğun olduğu ve sağın güçlü olduğu rock dünyasında SOL’un sesi olageldi hep. Grup bir çok sosyal ve siyasal sorunla ilgilendi hep. Şarkı sözlerinde, konserlerindeki söylemlerinde ve katıldıkları siyasi toplantılarda bu özelliklerini bolca ortaya koydular. Şarkılarında özellikle ABD'deki kapitalist sistem acımasızca eleştiriliyor. Cumhuriyetçiler ve Bush kıyasıya hırpalandı. Ama öfkeli sözlerden zaman zaman Demokratlar da nasibini almadı değil tabii. Grubun adı da kapitalizme karşı olan öfkelerini simgeler zaten. Bombtrack adlı şarkıda Peru'da Peru Komünist Partisi'nin verdiği mücadele anlatılır. Solist de la Rocha özellikle EZLN örgütünün aktif destekçisi oldu hep. Rage Against the Machine ABD'de cinayetten suçlanarak ölüm cezasına çarptırılan Mumia Abu-Jamal'in idamına da karşı çıkarak çokça gündeme geldi ABD’de.

Asıl ismi Thomas Baptist Morello olan Tom Morello, Audioslave macerasının da sona ermesiyle 2007'de "One Man Revolution" isimli bir solo albüm çıkarmıştı. Bu labümün devamı Ekim ayı içinde geldi. Yeni albümün ismi “Fabled City”. Morello, adeta yeni neslin Pete Seeger’ı gibi. Akustik gitarla söylenen şarkılar ağırlıkta olsa da ikinci albümün birinciye oranla daha zengin olduğunu düşünüyorum, sadece akustik gitarla çalınan şarkıların yer almaması, farklı enstrümanların da destek çıktığı şarkıların yer alması olumlu olmuş çok. Çeşitli enstrümanlar girmiş Morello’nun müziğine.
“Saint İsabelle”, yine politik çıkışlarıyla bildiğimiz System of A Down’dan Serj Tankian ile söylediği “Lazarus on Down”, “Lights are on in Spidertown” öne çıkan şarkılar olmuş albümde.

Yani kısacası “One Man Revolution” devam ediyor. Bu arada RATM de tekrar birleşmişti. Onlardan da en kısa zamanda devrim ateşiyle yanan parçalarını bizlere göndermelerini bekliyoruz.

Hiç yorum yok: