7 Eylül 2008

Ayakta Durmak Yetmezdi


Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenistan'a gidişine karşı çıkan CHP lideri Baykal, 'Bari gitmişken soykırım anıtına da bir çelenk koysun' dedi. Çok şaşırtıcı değil bu açıklama, partiyi iyiden iyiye ultra milliyetçi bir çizgiye çeken Baykal'dan gelmesi de. Oysa 1970 yılında sosyal demokrat bir başbakan bir anıt ziyaretiyle soğuk savaşın bitirilmesinin en büyük adımını atmıştı. Kimbilir belki

Baykal biliyordur bu tarihi olayı, ee Sosyalist Enternasyonal'da halen CHP di mi, Baykal sosyal demokrasinin tarihine de hakim olmalıdır mutlaka.


İsterseniz hatırlayalım bu tarihi olayı; Birgün Gazetesi'nden Selami İnce imzalı haberden de alıntılar yaparak;


Almanya Başbakanı Willy Brandt'ın 7 Aralık 1970 tarihli Polonya ziyaretinde Varşova gettosundaki anıtın ziyareti de programdaydı. O puslu kış günü, Willy Brandt Polonya gettosu anıtına çiçek koyduktan sonra, herkesin bakışları altında birden bire diz çöktü. 10 saniye, 20 saniye, yarım dakika... Herkes nefesini tutmuş bir biçimde Brandt'ı izlerken gazeteciler dünyanın en unutulmaz karelerini fotoğraflıyorlardı. Brandt yavaşça doğruldu ve arkada Alman delegasyonu olduğu halde susarak getto anıtını terk etti. Evet, Almanya Başbakanı Brandt sadece anıta çiçek koymakla yetinmiyor bir de diz çökerek faşizmin kurbanlarından insanlık adına af diliyordu. Brandt daha sonra 'bütün Nazi cinayetleri, toplama kampları, işkenceler, kötülükler ve insanlık dışı davranışlar için insanlıktan özür diledim' diyecekti. Dikkat edilirse burada ne bir soykırım tartışması ne de Alman halkı adına Polonya'dan ya da Yahudiler'den özür dilenmesi tartışması yapılmıyor, güçlü bir başbakan insanlık ve kendi adına, bir insanlık suçu karşısında diz çöküyordu.

'AYAKTA DURMAK YETMEZDİ'

Elbette bu dakikadan sonra bütün dünya Varşova'daki diz çökmeyi tartışmaya başladı. Alman Milliyetçileri Brandt'a ateş püskürüyor, ülkedeki Sosyal Demokrat Parti muhalifleri Brandt'a vatan hainliğine kadar varan suçlamalarda bulunuyorlardı. Brandt ölünceye dek de kendi ülkesi Almanya'da iç muhalefetin bu tür kara çalmaları ve suçlamalarından kurtulamadı. Muhafazakâr sağ basın ve antikomünist aydınlar yıllarca Brandt'ı bu davranışı yüzünden aşağılamaya çalıştı. O dönemde Spiegel dergisi tarafından yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonucuna göre, Almanlar'ın yüzde 48'i bu hareketi onaylamadıklarını söyledi. Diz çökme kavramı Almanya'da yıllarca politik bir aşağılama deyimi olarak kullanıldı. Brandt yakın arkadaşı ünlü sosyal demokrat Egon Bahr'a neden diz çöktüğünü yıllar sonra şu cümlelerle anlattı:
'Planlanmış bir şey değildi. Birden bire burayı sadece ziyaret etmenin ve ayakta durmanın yetmeyeceğini düşündüm.'


Evet belki dünya tarihinde, dünya siyaset tarihinde bir devlet adamının attığı belki de en cesur barış adımıydı bu.Örnekleri açıkçası çokça da yaşanmadı, hatta hiç yaşanmadı bile denebilir sonra. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, coğrafyalarında soykırım iddiaları halen sürüyor, soykırımlar da halen sürüyor. Brandt gibi cesur ve dürüst liderler gerekiyor dünyada soykırımdan büyük acılar çekmiş insanların en azından biraz acılarını dindirmek için Ruanda,Sudan'a,Cezayir'den,Anadolu'ya.Soykırım her neredeyse,artık herşeyi,her türlü siyasi hesabı bir kenara bırakıp özür dilemenin zamanı gelmedi mi.

Hiç yorum yok: