11 Eylül 2008

Öteki 11 Eylül


11 Eylül. Bu tarih telaffuz edilince akla hemen ABD'de İkiz Kuleler'e yapılan saldırı geliyor. ABD'nin yaşadığı en büyük terör saldırısının günü olan bu tarih, bilir misiniz ki, aynı zamanda Şili tarihinin de en önemli günlerinden biridir. Şili halkının ve tüm özgürlük ve demokrasi mücadeleri tarihinin hafızalarına sonsuza dek kazınacak bir tarih. 1973’te 11 Eylül günü, Şili'de faşist bir darbe gerçekleştirildi. Binlerce Şilili katledildi ve tarihin seçimle başa geçmiş ilk sosyalist başkanı Salvador Allende’nin ilerici hükümeti devrildi. Birkaç gün içinde, Başkanlığını General Augusto Pinochet’nin yaptığı ABD yanlısı bir diktatörlük kuruldu. Richard M. Nixon başkanlığındaki ABD hükümeti, Şili egemen sınıfının suç ortaklığıyla bu kanlı rejim değişikliğini gerçekleştirdi. Bu yıl işte dünyanın yaşadığı bu kara günün 35. yıldönümü. Tüm sosyalistlerin, özgürlük ve demokrasi sevdalılarının 11 Eylül 1973’te neler olduğunu çok iyi bilmesi ve hiçbir zaman unutmaması gerekiyor. 11 Eylül yalnızca Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan saldırıyla anılmamalı. Bu tarih aynı zamanda ABD hükümetinin 1973’te Şili’de yaşayan onbinlerce insanı katlettiğini hatırlatan bir tarih olmalı artık.

ABD Şili'de niye mi bir darbe yapma yoluna gitmişti peki? Birazcık hatırlayalım. Allande, büyük malikaneleri yıkmış ve topraklar yoksul çiftçilere dağıtılmıştı. Allende çelik, kömür ve en can alıcı bakır sanayilerini ulusallaştırmıştı. Zamanın üç ABD bakır devi, Kennecott, Anaconda ve Cerro Şirketleri, ulusallaştırılmıştı. Bu şirketler Şili'de toplam bakır üretiminin yüzde 80’ini kontrolleri altında tutuyorlardı ve yılda 80 milyon doları bulan karlarını ise ülke dışına çıkarıyorlardı. Hükümet ücretleri artırdı, fiyatları dondurdu, sütü sübvansiyonla destekledi, sağlık ve eğitimi daha fazla insan için erişilir hale getirdi. Küba devrim hükümetiyle de iyi ilişkiler kurdu.Kitleler hareketleniyor ve örgütleniyorlardı. Tekstil işçileri ve otomotiv işçileri işten çıkarmaları önlemek için fabrikalarını ele geçirdiler. Kazançlarını her türlü araçla savunmak için savaşıyorlardı. Topluluklarda insanlar yeni komşulukları oluşturuyorlardı ve genellikle de Yeni Havana ismini veriyorlardı.Militan mülksüzler hareketi önemli bir rol oynamaya devam ediyordu. Hareketin büyük bir kısmını Şili Devrimci Sol Hareketi (MIR) organize ediyordu. MIR Allende hükümetini destekliyordu ancak onu ilerideki gizli tehlikelere karşı da uyarıyordu. MIR o zaman Şili’de yetkiyi almak ile iktidarı almak arasındaki gerçek farkı anlayan bir avuç örgütten biriydi. 1972 Mart'ında hatta örgütlememenin, seferber olmamanın, savaşmamanın faşizme kapılarını açmak olduğu şeklinde uyarmıştı. Ki, ABD emperyalizmi, uzlaşamadığı Allende hükümetini devirmek için gece gündüz çalışıyordu gerçekten. Şili’deki ABD yanlısı gerici güçlerin büyüyen güç ve cesaretinin muazzam kanıtlarına karşın, Allende hükümeti sendeledi. Ulusal Kamyon Sahipleri Konfederasyonu, 70 bin kamyonla hayatı felce uğratarak ulusal çapta bir grev örgütlediler. Bu grev gerçekte ekonomiyi sabotaj etmeyi hedefleyen patronların bir lokavtıydı. 11 Eylül 1973’te, şiddetli askeri bir darbe ile Allende devrildi.Faşist generaller Allende yandaşlarını ve diğerlerini yakaladıkları yerde infaz ettiler. Bir çoğu işkence gördü, tecavüze uğradı, sakat bırakıldı ve öldürüldü.

Allande'nin ölmeden önce söylediği şu sözler Şili ve tüm özgürlük mücadelesi veren halklar için ilham vericidir ve hep ilham verici olacaktır: “Benim yurdumun işçileri, ben Şili’ye ve Şili’nin geleceğine inanıyorum. Yaşasın Şili, Yaşasın Şili halkı, Yaşasın işçiler!”

Her zaman diğer 11 Eylül’ü de hatırlayalım ve hiç unutturmayalım.

Hiç yorum yok: